Türkiye-Rusya haber sitesi
Реклама
Türkiye-Rusya haber sitesi
Реклама
Türkrus reklam
Реклама
Türkrus reklam
Реклама
Türkrus reklam
Реклама
Türkrus reklam
Реклама
Türkrus reklam
Реклама
Türkrus reklam
Реклама
Türkrus reklam
Реклама
YAZARLAR

Yanıtını bilmediğimiz sorular

SUAT TAŞPINAR yazıyor: Forbes’a göre Rusya’nın “1 numaralı” zengini olan, “En sevdiğim yazarlardan biri Orhan Pamuk’tur” diyen, yazları devasa yatı sık sık Ege koylarımıza demirleyen oligark Alişer Usmanov’u… 


Tatil tercihi sorulduğunda “Yazları Alaçatı, kışları Courchevel” diyen, Çeşme Altınkum’da 150 milyon dolarlık otel inşaatı için gün sayan bir diğer milyarder Mihail Prohorov’u… 

Diplomat olan babası Ankara’da görev yaparken ilkokula başlayan, bir başka “Çeşme delisi” olan, Avrupa şampiyonu olan kızına sörfü Alaçatı’da öğrettiğini anlatan oligark Vladimir Potanin’i… 

Son yıllarda tam bir “İstanbul tutkunu” olduğunu anlatan, hatta trafikten yırtmak için Çırağan’dan Yeşilköy’e deniz taksi ile gitme tüyosu verecek kadar kentle halvet olan, Alfa Bank’ın patronu, milyarder  Mihail Fridman’ı…  

Artık Ege kıyılarının gediklisi sayılan, Bodrum sokaklarında, Göcek koylarında neredeyse her yaz karşılaştığımız Roman Abramoviç’i, ayrıca “alüminyum kralı” Oleg Deripaska’yı…

Hayatlarında Türkiye’nin önemli yeri olan bu Rus oligarkları, bizim devlet erkanımız acaba tanır mı? 

Bir gün bir başbakanın, bir bakanın aklına, bu isimlerden birini Türkiye’ye yolu düştüklerinde bir çaya, çorbaya çağırmak… Tanışmak… Onore etmek… Bizim gibi “muhabbete” büyük değer veren Ruslarla yakınlaşıp memlekete yatırım için fırsat yaratmak… Gelmiş midir? Yapılsa fena mı olur? 

Putin’in İstanbul gezisinde bir “CEO zirvesi” olacağını öğrenince umutlandım. Kim bilir Rus tarafının, hem devlet erkanıyla, hem Türkiye’nin  ağır top müteşebbisleri ile daha fazla “hemhal olmak” için fırsat çıkar diye düşündüm… 

Bir de aklıma “hüzünlü” bir anı geldi: 

Mayıs 2008’de, Ekim devriminde kaçıp 1920’lerin başında Osmanlı’ya sığınan, Gelibolu’da uzun süre yaşayan “Beyaz Rus” ordusu için anıt mezarın açılışı vardı…
Ruslar, tarihlerindeki bu acı sayfanın anısını yaşatmayı çok önemsiyorlardı. Rusya’dan, özel bir uçakla “ağır toplar” gitmişti: Milli Şeref Vakfı Onursal Başkanı, Rusya Demiryolları Genel Müdürü, Putin’e St. Peterburg yıllarından beri, hala en yakın birkaç isimden biri olan  Vladimir Yakunin, Kültür Bakanı Aleksander Sokolov dahil… 

O gün tesadüfen beni arayan Yalçın Bayer’e (Hürriyet yazarı, Babıali’nin gördüğü en büyük haber müdürü, Cumhuriyet yıllarımdaki öğretmenim) konunun önemini anlatmış, Türk tarafından neredeyse hiç temsilci olmadığını söyleyip yakınmıştım… “Putin’e en yakın isimler, Rusya için son derece önemli bir tören için geliyor, bizim tarafın ilgisizliği olacak gibi değil…” diye dert yanmıştım… 

Ali Sirmen’in “Selam verdim haber değildir deyu almadı” esprisiyle tanımladığı Yalçın Bayer, aynı zamanda “ölü evinin yasçısı, düğün evinin ahçısı” olarak hemen ortalığı yangın yerine çevirmişti. Arkadaşı olan Çanakkale Valisini buldu. Meselenin önemini anlattı… O gün o törende Türkiye’nin temsilinin “vali düzeyinde” kalması doğru değildi belki, ama  hiç değilse törene giden vali, Yalçın Bayer sayesinde “meseleyi idrak etmiş”, muhataplarının kimler olduğunu anlamıştı…

Biz yıllardır turizmde de aynı hataları yapıyoruz… Rusya’nın “kanaat önderi” sayabileceğimiz insanlara yönelmiyoruz... Türkiye tatillerini alakasız söyleşilerde ballandıra ballandıra anlatan sanatçısından sporcusuna ünlü Rusları, “gönüllü turizm elçisi” yapmaya kafa yormuyoruz…

Bu mesele uzun… Ama ana fikri basit: Zirvedeki, vitrindeki Ruslara bir “devlet politikası” olarak daha fazla yakınlık göstermek, Türkiye’nin hayrına olur… Bu ilgi, yatırım olarak, dostluğun temeline beton dökecek ilişkiler olarak geri döner…

Son bir anıyla bağlayalım:

Yıllar yıllar önce, Türkiye’nin ekonomiden sorumlu devlet bakanı gelmişti Moskova’ya… Hem küçük, hem büyük dağlarda emeği olduğu zannıyla dolaşan pek yakışlıklı bir bakandı… Rus muadiliyle ikili görüşmelerinin nasıl geçtiğini sorduğumda tepeden bakan bir edayla, “Çok iyi bir çocuk… Bu çocukla iş yapılır” demişti. 1958’li bakanın “çocuk” dediği kişi, 1964’lü German Gref’ti… O zaman Rusya Ekononomik Kalkınma Bakanı olarak –yine- Putin’in “A takımı”ndaydı. Rusya ekonomisinin ipleri onunla Kudrin’in elindeydi. Bugün de o Gref,  Sberbank’ın ve Denizbank’ın patronu olarak aramızda. Yakın gelecekte Türk-Rus ilişkilerine en büyük katkıyı sağlayacak isim… 

O zamanki Türk muadili nerede diye sorarsanız, bilmiyorum… Bazı hayatlar “iz”, bazıları “toz” bırakıyor…

30.11.2012
 

Türkiye-Rusya haber sitesi
Реклама
İLGİLİ HABERLER
Türkrus reklam
Реклама
Türkrus reklam
Реклама
Türkrus reklam
Реклама
Türkrus reklam
Реклама
Türkrus reklam
Реклама
Türkrus reklam
Реклама
Türkrus reklam
Реклама
Türkrus reklam
Реклама
ANKET
Hayatınız ve işiniz için 2023'e kıyasla genel 2024 beklentiniz nedir?



©Copyright Turkrus.com - All Rights Reserved
Türkiye-Rusya haber sitesi
Реклама
Türkiye-Rusya haber sitesi
Реклама
Türkiye-Rusya haber sitesi
Реклама