Anlaşmayı kim bozdu?
![]()
Putin'den haz almayabilirsiniz. Politikalarını, yönetme tarzını, birey-devlet ilişkisindeki duruşunu vb. eleştirebilirsiniz... Medvedev'i geçmile değüil geleceğe bakan Rusya'nın simgesel yüzü sayabilirsiniz...
Ya da tam tersi Putin'i istikrarın simgesi olarak onaylayabilirsiniz. Medvedev'i de züccaciye mağazasında dolaşan iyi niyetli fil gibi görebilirsiniz...
Bunların hepsi subjektif görüşler... Ama 2012 başkanlık seçimi öncesinde "Kim aday olacak?" sorusuna kafa yorup, Putin ile Medvedev arasındaki son birkaç aylık "Kırkpınar peşrevi"ne benzeyen "yoklamalara" kafayı yorunca, "objektif" durum tesbiti çok da zor değil.
Durum şudur:
Beğenseniz de beğenmeseniz de Putin bu ülkede en çok halk desteğine sahip lider. Medvedev, Kremlin Sarayı'na kendi karizması, halktan aldığı destek ile gelmedi. Putin aday gösterdiği için geldi. Yani en baştan "emanetçi" olmayı kabul ederek koltuğa oturdu. Putin'e kendi politikalarını uygularken sadık kalacak biri lazımdı. Medvedev'i bu tanıma uyduğu ve muhtemelen bu sözü aldığı için seçti.
Ama Medvedev bir süre sonra rotasını değiştirdi. "Özal'ın Akbulut'u" portresi çizmedi. Putin'inkiyle çelişen, daha liberal siyasi-ekonomik-toplumsal politikalar izlemeye çalıştı. Eğer bu politikalarda yol alıp, çoğunluğun gönlünü ve desteğini kazansa iş başka türlü olabilirdi. Bugün anketler "Medvedev'e halk desteği Putin'den fazla" deseydi, ortaya çıkıp "Halk böyle düşünüyorsa benim tekrar aday olmam gerekir" deme şansı olurdu.
Ama gelinen noktada tablo şöyle:
Halkın büyük desteğini hala arkasında tutan Putin'in sayesinde Kremlin'e oturan ve ona bağlılık sözü veren Medvedev, şimdi yolun yarısında "bağımsız" davranmaya çalışıyor. Putin'den daha az destek sahibi olmasına rağmen, Putin ile yaptığı anlaşmayı bozup yeni ufuklara yelken açmaya çalışıyor. Bu pek çok kişiyi heyecanlandırıyor, umutlandırıyor. Ama yine de halkın çoğunluğu "Putinci" ve bu durumu desteklemiyor.
Eğer Medvedev'in en baştan yapılan o "vefa anlaşmasını" bozmaya niyeti ve halkın desteğine inancı olsa, bunu açıkça ilan eder, seçimde de bağımsız adaylığını koyar şansını deneyebilirdi. "Pratikte" şansı olmasa da, bu tavır onu "bağımsız lider" yapardı. Bu en makul yol olurdu. Ama şimdi kendisini o koltuğa oturtan, gücünün neredeyse tamamını aldığı, baştan -şartları içime sinmese de- bir vefa anlaşması yaptığı "velinimete", onun "manastırında" yaşarken bayrak açmış duruma düştü.
Ama Medvedev'in de "bayrak açmadan", kırıp dökmeden, Putin'e olan vefasını korumaya çalışarak kenara çekileceği, bunu yaparken "Ben son kararı halk verir dedim, şu an halk desteği benden çok Putin'i gösteriyorsa ısrar edemem" deyip "gurulu bir veda" yapacağı kanaati güçleniyor.
Medvedev belki bir dönem sonra, Rusya'daki liberal demokrat, reformcu güçlerin lideri olarak sahneye tekrar dönebilir. Ama gün onun günü değil.
Rusya'nın bugünkü şartları, Putin'i ve onun savunduğu modelle bir süre daha (petrol fiyatları yüksek olduğu sürece mi?) gidileceğinin işareti.
Medvedev son dönemde "kerameti kendinden sanma" yanılgısına düşüp Putin'in dönüşüne davetiye çıkardı. Anlaşmayı bozan Putin değil o oldu. Ama devran döner, Rusya'da işler değişir, "kerametin gerçekten kendinden olduğu" günlerde geri dönebilir. Bunun için gerçekten "bağımsız" olması lazım.
Şu an başkanlık koltuğu ona "hediye edilmiş" bir makam. İleride bir gün "hak ettiği" makam da olabilir. Eğer diyet ödedikten sonra artık kendi bağımsız adımlarını atmaya başlarsa...
Neden olmasın?
28.7.2011
Реклама