Türkiye-Rusya haber sitesi
Реклама
Türkiye-Rusya haber sitesi
Реклама
Türkrus reklam
Реклама
Türkrus reklam
Реклама
Türkrus reklam
Реклама
Türkrus reklam
Реклама
Türkrus reklam
Реклама
Türkrus reklam
Реклама
Türkrus reklam
Реклама
YAZARLAR

Pazar yazısı: ıhtiyarın ilaç parası çıkışmadı, Moskova'ya yağmur yağıyordu...

 

Yaşlı kadın ahiret sorularıyla bunaltıyordu eczacı kalfasını. O uzun uzun anlatıp soruyor, çirkin kız maske takılıymışcasına hiç bir ifade taşımayan suratla 'Evet' ya da 'Hayır' diyordu. Birkaç dakika onların bir yere çıkmayan diyaloğunu her an daha da gerilerek dinlemek zorunda kaldım. Sonunda kadın ilacı da, sorularının cevabını da alamadan dönüp gitti. Mutsuz suratlı tezgâhtar, "Sıradaki..." dedi, mekanik bir sesle.

Sıradaki, daha da yaşlı, temiz yüzlü bir adamdı. Üstünde kendisi kadar yaşlı ama güngörmüş bir ceket, iki büklüm halde, elindeki kâğıttan bir şey okumaya çalıştı. Öbür elinde pis, pörsümüş bir pazar çantası vardı. Rusya'da, hele de yaşı geçkin insanları sokakta eli boş göremezsiniz. Eski zamanların, yol üstü denk gelinen her kuyruğa girip, sonra barter için kullanmak üzere ne bulunursa alma ve çantaya atma alışkanlığını bugün yaşlılar sürdürür. Ama çantalarına ya birkaç rubleye tahvil edilecek boş bira şişeleri girebilir ya da boş kalır.

Adam da en az kendinden önceki kadın kadar sorunluydu. Önce ne istediği anlaşılamadı. Zaman geçiyordu. Dışarıda yağmur başlamıştı ve sıkışmaya başlayan trafik benim arabayı iyice baş belası bir hale getiriyordu. Birkaç klakson sesi, muhtemelen bana okunan rahmetti. Ben homurdanmaya başladım. Önümdeki genç kadın önce bana bir an tokat atar gibi baktı, sonra müdahale edip, adamın istediği ilacı söyledi. ıyi giyimli, güzel yüzlü bir kadındı. Yaptığımdan utandım. Çirkin tezgâhtar küçümseyerek baktı ona. 'Üstüne vazife olmayan işlere karışma' der gibi. Neyse. ılaç bulundu. Fiyatı söylendi. 200 küsur rubleydi. Yani 10 lira kadar.

Ve o an, bana sanki birkaç yılmış gibi gelen birkaç dakika işlemeye başladı. Adam titrek elleriyle cüzdanını çıkardı, yavaş yavaş paraları saymaya başladı. Bir 50, bir 50'lik daha, sonra birkaç onluk, birkaç bozukluk... Para çıkışmıyordu. Hava gergindi. Kimse bir şey söylemiyordu. Çirkin tezgâhtarın suratı, 'Hadi be moruk, paran yoksa bizi rahat bırak, git bir köşede geber!' diyordu. Dışarıda yağmur azmıştı. Muhtemelen benim kapattığım yoldan otobüs geçemediği için klaksonlar çığlık çığlığaydı. Artık alacağım ilacı düşünmüyordum.

O an çıkıp ilerideki bir başka eczaneye gidebilirdim. Ama, ihtiyarın düştüğü durum müthiş canımı sıkmıştı ve işin nereye varacağını merak ediyordum. Önümdeki kadın da anlamıştı durumu. Bir an göz göze geldik. Deminki homurdanışımı hala ayıplıyor gibiydi. Ben utanarak yere baktım. Elimi cebime attım. Tezgahtarın küstah suratına parayı fırlatıp, 'Ver adamın ilacını, al paranı' diyecektim neredeyse. Yaşlı adam cüzdanını umutsuzlukla karıştırıyordu, Allah'tan gözlerini görmüyordum.

Derken önümdeki kadının, adamın ayaklarına doğru bir 100 rubleyi sessizce bıraktığını fark ettim. Sonra dikkat çekecek şekilde eğilip, "Paranız yere düştü, farkında bile değilsiniz!" diye söylendi. Yaşlı adam parayı titrek ellerle aldı. O an ışıldayan gri gözlerini gördüm. "Teşekkür ederim" dedi, "yaşlılık işte, fark etmedim."

Adam parayı tezgâhtara verdi. ılacını aldı. Kadına tekrar teşekkür ederek yavaş yavaş eczaneden çıktı. Ben de sıramı beklemeden peşi sıra kaçar adımlarla çıktım. Yağmur zıvanadan çıkmıştı. ıhtiyar çantasında çıkardığı şemsiyeyi açıp uzaklaştı. Ben de tıkanan trafiğe doğru, arabama koştum.

Türkiye-Rusya haber sitesi
Реклама
İLGİLİ HABERLER
Türkrus reklam
Реклама
Türkrus reklam
Реклама
Türkrus reklam
Реклама
Türkrus reklam
Реклама
Türkrus reklam
Реклама
Türkrus reklam
Реклама
Türkrus reklam
Реклама
Türkrus reklam
Реклама
ANKET
Hayatınız ve işiniz için 2023'e kıyasla genel 2024 beklentiniz nedir?
©Copyright Turkrus.com - All Rights Reserved
Türkiye-Rusya haber sitesi
Реклама
Türkiye-Rusya haber sitesi
Реклама
Türkiye-Rusya haber sitesi
Реклама