SSCB'nin alkolle mücadelesi: Umulan değil, bulunan gerçekler
Sovyetler Birliği’nde tam 40 yıl önce, 7 Mayıs 1985’te yürürlüğe giren alkolle mücadele kararnamesi, yeni lider Mihail Gorbaçov’un ilk büyük adımı olmuştu. Henüz iki aydır iktidarda olan Gorbaçov’un reform vaadi kısa sürede geniş çaplı bir kampanyaya dönüştü. Amaç, halkı alkolizmden uzaklaştırmak ve ekonomik dinamizmi artırmaktı. O dönemde kişi başına düşen yıllık alkol tüketimi 14 litreyi aşmıştı. Çarlık dönemindeki tüketimin 5 litre olduğu hatırlanırsa durumun vahameti daha iyi anlaşılabilir.
7 Mayıs kararnamesiyle birlikte ülkede neredeyse “sıkıyönetim” benzeri bir alkol rejimi başladı: Üçte ikisi kapatılan içki dükkânlarının çalışma saatleri 14.00–19.00 aralığıyla sınırlandı, en ucuz votkanın fiyatı 9,1 rubleye yükseldi. Kamusal alanda içki içmek işten atılma veya partiden ihraç sebebi haline geldi. En ağır darbe ise şarap üretimine vuruldu: bağlar söküldü, üretim ve destekler azaldı, bazı bölgelerde sektör neredeyse tamamen yok oldu.
Ancak sonuçlar, hedeflenenin aksine karmaşık ve çoğu zaman trajikti. Fabrika mamulü içki bulamayan halk ev yapımı içkiye yöneldi, bu da piyasada şeker krizine ve karaborsaya yol açtı. Sadece şeker mi: parfüm, kolonya, ilaç tentürleri gibi her türlü alkollü sıvı raflardan kayboldu. Zehirlenmeler patladı, 11 bini ölümle sonuçlanan 40 bin vaka yaşandı. Sokaklarda düzen sağlanacağına kaos arttı, içki kuyruklarında kavgalar, bıçaklamalar sıradan hale geldi. En kötüsü, uyuşturucu kullanımı 1985-87 arasında iki katına çıktı.
Halk ise yasakları aşmanın yolunu her zaman buldu: Taksiciler votka sattı, düğünlerde çaydanlıkla konyağa başvuruldu. Tüm bunlara rağmen bazı olumlu göstergeler de vardı: Erkeklerin yaşam süresi ortalama 2,6 yıl arttı, doğum oranı iki yılda 500 bin yükseldi, zayıf bebek oranı azaldı. Ancak bu veriler özellikle Batı basınında abartılı iyimserlikle karşılandı, kampanyanın yarattığı ekonomik yıkım ise çoğunlukla göz ardı edildi.
1986’da devlet bütçesinde alkol gelirlerinin payı 60 milyar rubleden 35 milyara geriledi. Gıda sanayisindeki çöküş, sistemik ekonomik krizin üzerine tuz biber ekti. Bu nedenle Sovyet yönetimi kampanyadan 1987’de sessizce vazgeçti. Gorbaçov ise hatasını yıllar sonra kabul edecekti: “Ticareti kapatmak ve halkı samogona itmek yerine, adım adım ilerlemeliydik. Kafaya balta indirmemeliydik.” Bu sözler, geç kalınmış bir itiraf olarak tarihe geçti.
(Moskviçmag dergisinden alıntıdır)
8.5.2025

Реклама