Tukan ve Rusya'dan Avrupa'ya taze kan
''Bu genç hiç de köylüye benzemiyor. Köylü değilse eğer, büyük bir ihtimalle bu civarda bir yerlerde oturuyordur. Bu civarda oturuyorsa da o zaman bir Yahudi olmalı çünkü ne de olsa burası Yahudi Mahallesi. Öte yandan eğer Yahudi ise nereye gidiyor olabilir? Kendi mahallemden Moskova'ya seyahat izni alabilen tek kişi benim... Bir dakika... Moskova'nın hemen dışında, Samvet adlı küçük bir köy var ve oraya gitmek için de ayrıca özel bir izne falan da gerek yok. İyi de Samvet'e niye gidiyor olsun ki? Muhtemelen oradaki Yahudi ailelerden birini ziyarete gidiyor olmalı. Peki Samvet'te kaç Yahudi ailesi var? Sadece iki ; Bernsteinler ve Steinbergler. Bernsteinler kimsenin görüşmek istemediği, çok sevimsiz bir ailedir. Demek ki Steinbergler'i ziyarete gidiyor olmalı. Steinbergler'i ziyaret için ne gibi bir sebebi olabilir? Steinbergler'in yetişkin kızları var. Belki de o kızlardan birinin kocası yani ailenin damadıdır bu genç adam. O zaman acaba hangisinin kocası? Olga'nın, Budapeşteli o hoş avukatla evlendiğini duymuştum. Ester ise Zadomirli bir işadamıyla evlendi. O halde Olga'nın kocası olmalı. Demek ki adı yanılmıyorsam, Alexander Kohen. Ama Budapeşte'den geliyorsa, oradaki antisemitizm yüzünden mutlaka soyadını değiştirmiştir. Kohen'in Macarca karşılığı neydi? Kovacs... Ama soyadını değiştirebilmişse, o zaman özel bir statüye sahiptir. Ne olabilir? Üniversite'de doktor.''
Bilim insanı bu noktada delikanlıya döner ve ''Nasılsınız Doktor Kovacs?'' diye sorar. ''Teşekkür ederim efendim'' diye yanıtlar hayretler içindeki genç yolcu. ''Ama adımı nereden biliyorsunuz?''.
''Bu çok açık'' der bilim insanı.
* * *
İnsan, emek harcayarak sahibi olduğu bilgilerin çözümlemesinde aklını kullanıp, ayrıca çıkan sonucu da duygu ve deneyimleriyle onaylarsa, tabi her zaman yukarıdaki öyküdeki isabet yüzdesi ile olmasa bile yine de sonunda, doğruya ulaşır...
Eskiden sünnetlerde çocuklar, sünnetçinin de işini kolaylaştırmak için ; ''Kuş çıkacak'' denilerek dikkatleri dağıtılıp, kandırılırlardı. Daha henüz bugünkü cinlik mertebesine ulaşıp, her şeyi bilen çocuklar da olmadıkları için, hep beraber sünnet çocuğunun çevresinde binbir yaygara koparılınca, çocuk da biranda aptala döner, o sırada hep beraber el çırpıp ''Aaaa kuşa bak'' diyerek dikkati başka yöne çevrilen 'kurban'ın pilavlık malzemesi el çabukluğu ile sözde 'çaktırmadan' kesilerek görev tamamlanırdı. Sonra gelsin ''Sen aslansın, kaplansın'' diyerek gönül almalar, ancak artık iş işten geçmiş, alan alacağını çoktan almış olurdu. O ''Bugün sünnet, yarın deniz''ler falan sonraları çıktı. Artık sünnetçi iyice profesyonel olup, kendi maaşlı adamlarıyla düğünlere geliyor, uyuşturup işini bitiriyor, kimsenin ruhu bile duymuyordu. Böyle olunca da kuş da doğal olarak işlevselliğini yitirdiği için, bir süre sonra artık adı bile geçmemeye başlıyordu.
Bir de DANDY sakızları vardı o sıralar.Hele özellikle 'Hayvanlar Alemi' serisi vardı ki o zaman sanki dünyadaki tüm hayvanları fotoğraflamış, sonra da bir kitapçığın içinde hepsini toplamışlar gibi gelirdi biz çocuklara.
Aslında kimse sakız falan peşinde değildi, üstelik de zaten hatırladığım kadarıyla sakızları da çok kalitesizdi. Ancak albenisi o kadar çekiyordu ki bizleri, herkes tüm bayram boyunca öptüğü ellerden aldığı paraları, doğruca bakkallara yatırıyordu. Bakkallar da aracı tabi, nihayetinde paranın hepsi DANDY'e.
Oyunun kuralları aslında çok basit görünüyordu, herbir sakızdan bir hayvan fotoğrafı ile birlikte bir de harf çıkıyor, çıkan harflarden DANDY yazısını tamamlayınca da fotoğrafları yapıştıracağın bir albüme sahip oluyordun ama nedense Y harfi bir türlü çıkmamakta direniyordu. Bir kaç bayramda, mahallenin yarısının elini öpüp de bütün parasını sakıza yatırdığı halde Y harfine sahip olamayanlar dahi vardı.
Sonra iş, her harfi bulup kataloğa sahip olmakla da bitmiyordu. Bazı hayvan fotoğrafları çok sık çıkmasına karşın bazı hayvanların ise fotoğrafları çok nadir çıkıyordu. Mesela Ökapi diye Afrika'da bile nadir görünen, zürafa, zebra, eşek arası bir hayvanın herkesde beşer onar tane fotoğrafı olmasına karşın, Tukan kuşunun fotoğrafına sahip olanların sayısı ancak bir elin parmakları kadardı.
Yıllar sonra geçmişe bakıp, hayatın bize öğrettiklerini, deneyimlerimizle, aklımızla, duygularımızla çözümlediğimizde görüyorduk ki bizden bir şeyler almak için 'kuş çıkacak' diyerek dikkatimizi dağıtan, aslında sadece o masum sünnetçi değilmiş.
Birileri bizi 'kuş çıkacak' beklentisi ile oyalarken cebimizdeki paraları alıyorlarmış da meğer farkında bile olmamışız. Kuru hayallerle umut vermişler, yerine de emeğimizi, paramızı, zamanımızı kısaca değerli neyimiz varsa almışlar. Belki o arada ökapi gibi eşek benzeri hayvanlarla bize mesaj verseler bile o kadar kendimizi kaptırmışız ki, at gözlükleriyle hiçbir şey görememişiz, önümüzde sopanın ucuna asılı samana yetişeceğiz diye, dolap beygiri gibi olduğumuz yerde dönüp, alemin buğdayını öğütürken.
Avrupa Birliği, son yirmi yıldır ürettiği katma değeri yüksek markalarının pazarı olarak gördüğü Rusya'dan yardım istemiş. Rus hükümeti de 10 milyar Euro vermeyi taahhüt etmiş, ikinci 10 milyar için de ''Bakarız, gerekirse ona da hay hay'' demişler.
Yardımın gerekçesini de ''Avrupa'ya bu yardımı yapmazsak krizden çıkamayacaklar, krizden çıkmazlarsa da bizden gaz alamazlar böylece Rusya da krize girer'' diye açıklıyormuş hükümet yetkilileri.
Geçenlerde bir misafirlikte evin çocuğunun elinde bir süpermarketin vermiş olduğu hayvanlar alemi albümünü görünce dayanamadım sordum. Avrupalı bir süpermarket zinciri, her 350 rublelik alışverişe promosyon olarak 5 hayvan fotoğrafı veriyormuş. Tabi artık bizim zamanımızdaki UHU ya da 404 ile yapıştırılan kartondan fotoğraflar kalmamış yerini sticker denilen, arkasındaki ince kağıdı çıkartınca kendiliğinden yapışan parlak fotoğraflar almış. İşin ambalajı değişmiş kısacası, albüm için de yüzlerce sakız alıp harfleri biriktirmeye falan gerek kalmamış. 200 ruble verip süpermarketteki kasadan hemen sahip olabiliyormuşsun.
Merak ettim, açtım albümü inceledim. Neredeyse gerekli tüm yerlere hayvanların fotoğrafları yapıştırılmış sadece aralarda bazı boşluklar var. Derken albüme şöyle bakarken bir de ne göreyim. Bizim Tukan, çeşitlenmiş büyük tukan, böğrü kırmızı tukan, gökkuşağı tukanı... Değişen bir şey yok, sadece bakkalların yerini süpermarketler almış, para toplamanın bürokrasisi biraz daha azaltılmış ancak paranın gittiği adres yine Avrupa. Anlamadığım ise, artık her şey bu kadar bilinirken hala nasıl oluyor da milleti tukan kuşunun peşine takabiliyor oldukları.
Nedense çocukken, zar zor biriktirdiğimiz harçlıkların Tukan kuşu uğruna elimizden kayıp gitmesi geldi aklıma.
Ruslar, çalışıp biriktirdikleri paraların, olmayacak bir hayal uğruna Avrupa'ya verilmesine doğal olarak tepki gösteriyorlar ve 'Çıkmayan candan umut kesilmez' diyerek ülkenin rezervlerini kolayca Avrupa'nın kurtarılması için feda eden yöneticilerini anlamakta da zorlanıyorlar.
Sonra bir de Devlet Başkanlığı seçiminin ardından, yeni kaynaklara ihtiyaç duyulacak denilerek vergilerin arttırılacağı sözleri ortada dolaşmaya başlayınca, toplumdaki huzurluğun boyutları daha da artıyor.
Şimdi yazının başındaki sistematik ile; Avrupa'ya bu paraların, hangi amaç uğruna verildiğini düşünürsek, ancak ve ancak o ülkelerde ve bankalarında kişisel paraları ve yatırımları olan oligarkların bunları kaybetme kaygısıyla, başkalarının kesesinden ve birikimlerinden yardım etme çabaları olduğunu anlayabiliriz. Yoksa Rus halkı, Avrupalılardan göreceli olarak daha müreffeh ve gelecek kaygısız bir yaşam sürüyor da, bunun farkında mı değil? Kuşa bak'larla geçen ömrümüzden sonra geldiğimiz Rusya'da da, bize yine kuş göstermeye kalkınca birileri, bir kez daha aynaya bakmak istedim acaba yüzümüzde hala o çocukluk günlerindeki saf hatta hafif aptal bakışlar mı var diye. Yoksa hala kuş çıkacak diyerek eşek fotoğrafları toplamaya devam mı ediyoruz?
Aslında Rusya'nın Avrupa'ya vermek üzere olduğu paraların, niye ve hangi amaç için verildiği çok açık ama, belki sadece bugüne kadar yaşayıp öğrendiklerimizle doğru analizler yapmamız gerekiyor o kadar.
Peki neden mi veriliyor bu paralar? Söyledim ya ''Bu çok açık...''
akoba66@yahoo.com
17.12.2011
Реклама