Moskova'da restoran lükse dönüştü: Makarna 3 bin ruble
Moskova’da dışarıda yemek artık bir lüks değil, ayrıcalıklı bir sınıfın ritüeline dönüşmeye başladı. Şehirde ortalama bir restoranda tek kişilik hesap 7 bin ila 10 bin ruble (90-130 dolar) arasında değişiyor, üstelik bu tutara bir kadeh şarap bile dahil değil. Konuyu gündeme taşıyan Moskviçmag dergisi "Bu yeni gerçeklik artık kimseyi şaşırtmıyor, tersine daha düşük fiyatlar garip karşılanıyor" diye yazıyor.
Başkentin nabzını tutan içeriği ile bilinen dergideki, yazı özetle şöyle devam ediyor:
"Yemeğin kendisi kadar ona eşlik eden ayrıntılar da cep yakmakta. Eskiden restoranlarda ücretsiz sunulan ekmek, bugün birkaç dilimiyle neredeyse zanaatkâr bir fırında satılan bütün bir buhanka (somun ekmek) kadar pahalı. Humus ayrı, lavaş ayrı ücretlendiriliyor. Artık restoranlar, karın doyurmak için değil, bir “deneyim” yaşamak için gidilen yerler. Eskiden evde yemek yapmaya üşenince girilen bu mekânlar, şimdi adeta özel gün mekânlarına dönüştü. Sosyalleşmek, eski bir dostla karşılaşmak ya da sadece insan içine çıkmak istiyorsanız, bu keyif için kişi başı 7 bin–10 bin ruble ödemeye hazır olmalısınız. Ekmek, su ve kahve dahil. İki kadeh şarap ise bambaşka bir gider kalemi. Kısacası, yeni dünya düzeni böyle — pahalı, kalıcı ve dayanıklı olanlara göre tasarlanmış.
Menülerdeki fiyatlar da bu dönüşümün aynası. AVA Bistro’da 980 rublelik fettuccine artık “makul” sayılıyor çünkü trüf ve deniz tarağıyla servis edilen risotto 1380 ruble. En uygun seçenek ise 860 rubleye sunulan hindi köftesiyle karabuğday ve parmesan kombinasyonu. Diğer yandan, salata, vitello tonnato, taze sıkılmış portakal suyu, tatlı ve suyla yapılan hafif bir öğle yemeği bile 5 bin rubleyi buluyor. Multikultura gibi popüler restoranlarda su şişesi 1160 ruble. Bu nedenle birçok kişi doğrudan içinde votka ve likör bulunan sütlü kokteyllere yöneliyor.
Yeni açılan Di Nulla’da ev yapımı yengeçli domates soslu makarna 2 bin 700 ruble. Oysa dünya genelinde makarna gibi temel ürünler düşük maliyetli kabul edilir. Burada esas bedel, ham maddeden çok restoranın adı, şefin ünü ve mekânın atmosferine ödeniyor. Endüstriyel makarnalar bile yalnızca limon ve zeytinyağı eşliğinde servis edilmesine rağmen 1200 rubleyi buluyor.
Fiyat artışlarının nedeni ise oldukça açık: Tüketici bu fiyatları hâlâ ödüyor. Böylece sosyoekonomik ayrışma giderek belirginleşiyor. Kimi AVA Bistro’da trüf aromalı risotto yerken, kimi Tver Caddesi’nde köşe başındaki tavuk dürümle karnını doyuruyor. Elbette restoranlarda da şavurma var, ama fiyatı en az 800 ruble. Halbuki bu ürün sokak tezgâhında bunun üçte birine, hatta dörtte birine satılıyor. Üstelik arada sırada kaliteli et de denk geliyor.
Elbette temel gıda maddelerinin fiyatları her yerde arttı. Mevsim fark etmiyor. Bugün bir yumurta kırmak, beş yıl öncesine göre daha pahalı. Malzeme ve emek maliyeti yükseldikçe, menü fiyatlarının da yukarı çekilmesi kaçınılmaz. Ama bir yerde sınır da oluştu: Satın alma gücü üst düzeye, belki de plato noktasına ulaştı. Aynı şekilde, alım gücünün alt sınırı da dibe vurmuş durumda. Ve hepimiz bu aralıkta, buz altındaki balıklar gibi debeleniyoruz. Zenginler üstte oksijenle beslenirken, yoksullar dibe çökmüş durumda."
25.7.2025

Реклама