Türkiye-Rusya haber sitesi
Реклама
Türkiye-Rusya haber sitesi
Реклама
Türkrus reklam
Реклама
Türkrus reklam
Реклама
Türkrus reklam
Реклама
Türkrus reklam
Реклама
Türkrus reklam
Реклама
Türkrus reklam
Реклама
Türkrus reklam
Реклама
GÜNDEM

'Rusya Libya'da Türkiye'nin karşısında'

Türkiye ile Rusya'nın iç savaşın sürdüğü Libya'da farklı tarafları desteklemesi, Türkiye'de Ak Parti'ye destekleri ile bilinen medyadan tepki aldı. Rusya’nın Libya’da Haftercilerle birlikte Türkiye’ye karşı rol oynadığı iddiası gündeme geldi.

  
Odatv'nin derlediğine görr, hükümet yakın Sabah gazetesi Başyazarı Mehmet Barlas, bugünkü yazısında “Türkiye ile Libya arasında imzalanan ve deniz sınırlarını yeniden belirleyen anlaşma, bir çeşit ayıraç görevi yapıyor. Bu anlaşmayı imzalayan Libya Hükümeti'ni silah zoruyla devirmeye çalışan Hafter Çetesi'ni destekleyenler, bu anlaşmaya da karşı çıkıyor. İnanması zor olan durum ise, Putin Rusya'sının da, Haftercilerin safında ve Türkiye'nin karşısında yer almasıdır” ifadelerini kullandı.

Hükümete yakın Yeni şafak gazetesi de Rusya’ya tepki gösterdi. Haberde, “Türkiye ile anlaşma imzalayıp Doğu Akdeniz’de tüm hesapları değiştiren Libya hükümeti zor durumda. Ulusal Mutabakat Hükümeti (UMH), tarihi Dolmabahçe mutabakatının gerçekleştiği 27 Kasım’dan beri CIA devşirmesi Halife Hafter’in saldırılarıyla boğuşuyor. BM tarafından tanınan UMH’nin kontrol ettiği Zaviye, Trablus, Misrata, Sirte hattı, başta Rusya ve Birleşik Arap Emirlikleri olmak üzere pek çok ülkenin işgal girişimine sahne oluyor. Akdeniz sahilindeki başkent Trablus’u güneyde 3 koldan kuşatmak isteyen Hafter güçleri şimdiye dek bu amacına ulaşamadı. Ancak ABD, Rusya, Fransa, BAE, Mısır, Ürdün ve Yunanistan’ın doğrudan, Çad ve Sudan’ın da dolaylı destek verdiği Hafter, çatışma alanını her geçen gün daha da genişletiyor. Bu ülkelere karşı aylardır kararlı bir direnç gösteren meşrû UMH’nin arkasındaki tek güç ise Türkiye” ifadeleri yer aldı.

Dün ise Amir Yusuf el-Cekam'ın itirafları yer almıştı. Haberlerde, “Uluslararası tanınırlığa sahip Ulusal Mutabakat Hükümetinin (UMH) yürüttüğü Burkan el-Gadab Operasyonu'nun Facebook hesabında, Hafter'e bağlı hava gücünde komutan yardımcısı olarak görev yapan Amir Yusuf el-Cekam'ın Libya'daki savaşta BAE ve Rusya'nın Hafter'e verdiği desteğin itirafları yayımlandı. Rusların ise Trablus'a karşı 8 aydan fazladır devam eden saldırılar kapsamında karadaki ilerleyişi planladığını itiraf etti” denildi.
 
Erdoğan'ın dünkü açıklamaları

Pazar günü Libya Ulusal Mutabakat Hükümeti Başkanlık Konseyi Başkanı Fayez Al Sarraj'ı kabulüne ilişkin soru üzerine Erdoğan, Milli Savunma Bakanı Hulusi Akar'ın da yer aldığı görüşmede Libya'daki son durumu değerlendirdiklerini söyledi.

Sarraj'ın Libya'nın meşru başbakanı olduğunu, karşısındaki Halife Hafter'in meşru bir başkan veya başbakan değil, illegal yapısı olan bir kişi olduğunu, Hafter üzerinde uluslararası bir mutabakatın da bulunmadığını anlatan Erdoğan, uluslararası karşılığı olan kişinin Sarraj'ın kendisi olduğunu ifade etti.

Yaptıkları çalışmalarda özellikle Libya'ya yönelik uluslararası hukuktan kaynaklanan hakların kullanılması noktasında kısa bir süre önce bir mutabakat muhtırası imzalandığını hatırlatan Erdoğan, "Bunlardan biri deniz yetki alanlarının sınırlandırılması diğeri de güvenlik ve askeri iş birliğiyle ilgiliydi. Deniz yetki alanlarıyla ilgili imzaladığımız mutabakat muhtırası, TBMM tarafından onaylandı. BM'ye de tescil edilmesi için bildirimde bulunduk, süreç hızla ilerliyor. Şimdi de güvenlik ve askeri iş birliği anlaşması ayrıca Meclisimize sunuldu. O da Meclisimiz onayladıktan sonra yürürlüğe girecektir." diye konuştu.

Bu anlaşmalarla Akdeniz'de hem Libya'nın hem de Türkiye'nin hakkının korunmuş olacağını vurgulayan Erdoğan, "Türkiye aleyhine tek taraflı adımlar atılmasına izin vermeyeceğimizi açıkça ortaya koyduk. Bunu son NATO Zirvesi'nde de Miçotakis ve heyetiyle, şahsım ve heyetim olmak üzere yaptığımız görüşmede kendilerine söyledik. Onlar hala belli beklentiler içinde. Dedik ki biz her şeyi uluslararası hukuka dayalı olarak yapıyoruz. Bundan sonra da uluslararası hukuka göre attığımız adımları atmaya devam edeceğiz. Doğu Akdeniz'i, uluslararası hukuku ve Türkiye'nin haklarını hiçe sayarak paylaşıma girenler, attığımız adımdan tabii ki rahatsızlık duyuyorlar. Dayatılmaya çalışılan planlar var burada. Haklı bir adımla biz bunu boşa çıkardık. Daha da ileri gideceğim. Burada Sevr'in aslında ters yüz edilmesi var. Böyle bir adım atılmış durumda." ifadelerini kullandı.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, Libya'ya asker gönderilmesi konusuna ilişkin, şu değerlendirmede bulundu:

"Böyle bir davet, böyle bir talep Libya tarafından Türkiye'ye gelecek olursa nasıl bir inisiyatif üstleneceğimize dair, ülkemiz bunun kararını verecektir. Libya'ya her türlü desteği vermeye hazır olduğumuzu daha önce de söyledim. Uluslararası hukuk çerçevesinde gerekli adımları atarız. 

Şu anda Libya'da, orayla hiçbir ilgisi, alakası olmayan, resmi bir davetin olmadığı ülkeler, buralara kendilerindeki bazı özel güvenlik güçlerini göndermişlerdir. Şu anda onlar Libya'da bu tür illegal faaliyetler gösteriyorlar. Bunların aşılması lazım."

Cumhurbaşkanı Erdoğan, harita üzerinde yaptığı anlatımla, konuşmasına şöyle devam etti:

"Şu gördüğünüz yer, Libya ile Türkiye arasındaki bağlantı. Girit'in doğusundan, bu gördüğünüz bant geçiyor. Bu bant birilerini ciddi manada rahatsız ediyor. Bu bandın içindeki şu kısım yani G, F ve E noktaları, özellikle birleşme ve Libya ile Türkiye arasında bir sınır. Bu sınırın kuzeyi Türkiye, güneyi Libya. Nedir bunlar? Kıta sahanlığı. Bizler burada diyelim ki sismik araştırmamız rahatlıkla yaparız. Sismik araştırmalarımızı yaptıktan sonra sondaj çalışmalarımızı da yaparız. 

Geçmişte bizim sismik araştırma gemilerimiz, sondaj gemilerimiz yoktu. Şimdi ileri teknolojiye sahip gemilerimiz var. Şimdi de sondajda 3. geminin pazarlığını yapıyoruz. Bizim için çalışma alanı sadece buralar değil. Bizim Karadeniz'de yapmamız gereken çalışmalar var. Uluslararası farklı ülkelerde de bu çalışmaları yapmamız söz konusu. Çünkü artık dünyada petrolün konumu çok çok farklı. Bu çalışmayı yaparken hem Türkiye kazanacak hem de Libya kazanacak. Kazan kazan esasına göre bu adımı atacağız."

Türkiye ile Libya arasındaki sınırın özellikle Yunanistan'ı rahatsız ettiğini, onlar rahatsız olsun diye bu çalışmaların yapılmadığını dile getiren Erdoğan, bu sularda Libya ve Türkiye'nin haklarının olduğunu, bu hakkın korunması gerektiğini söyledi.

Türkiye'nin içinden ve dışından birilerinin bu konuda çok rahatsız olduğunu, bu rahatsızlık sebebiyle de "Bu, ileride çok farklı bazı sıkıntılara neden olabilir." gibi lafların edildiğini belirten Erdoğan, "Siz kimden yanasınız? Siz, Türkiye'den ve Türk milletinden yana mısınız yoksa değil misiniz? Bunu çıkın, açıkça söyleyin. Öyle de olsa böyle de olsa biz bu çalışmalarımızı, milletimizin ve ülkelerimizin menfaatleri için sürdüreceğiz." dedi.

Şu anda çok kısa bir zaman içinde hem sismik araştırma hem sondaj çalışmalarına gireceklerini anlatan Erdoğan, "Buralardan beklentilerimiz çok çok yüksek. Bugün Sarraj ile bunları önemine binaen farklı ele aldık. Doğu Akdeniz Havzası önemli hidrokarbon rezervlerine sahip. Özellikle son dönemde bazı şirketlerin keşif haberlerini duyuyoruz. Belki yanımıza uluslararası camiada güçlü olan bazı şirketleri de alma söz konusu olabilir. Bu da Sarraj ile yapacağımız görüşmelerle ortaya çıkacaktır. Ne kadar güçlü olursa bu yatırım, işimizi de rahatlatacaktır. Doğal gaz ticaretinin, petrol veya diğer MTA'lardan farklı olarak öncelikle ihraç güzergahı ve satış anlaşmaları yapıldıktan sonra üretim safhasına geçebilen projeler olduğu da unutulmamalıdır. Onun için işi geniş tutmak gerekiyor. Bu açıdan işin dayandığı tabanı sıkı tutmakta önem var. Türkiye bunun için bölgeye olan yakınlığı, büyük bir pazar olma özelliği ve mevcut boru hatları kapasiteleri itibarıyla gazın ticarileşmesi noktasında kilit role ve öneme sahiptir. Son yaptığımız Libya Anlaşması, bu konuda hukuken de ülkemizin elini güçlendirmiş. Bu bölgede Türkiyesiz bir çözümün olmadığını tüm dünyaya göstermiştir."

Libya'da iki yönetim var

BBC'nin derlediğine göre 2014 yılından bu yana Libya'nın doğusundaki Bingazi kentinde kendi idaresini ilan eden, Mısır, Suudi Arabistan, BAE ve Rusya destekli General Halife Hafter, ülkenin yaklaşık yüzde 80'ini kontrol ediyor.

Birleşmiş Milletler ise, Trablus'ta kurulan, Fayez al-Sarraj liderliğindeki Ulusal Mutabakat Hükümeti'ni meşru kabul ediyor.

Türkiye de son akseri işbirliği anlaşmasını, "Libya'nın tek meşru temsilcisi" olarak kabul ettiği Ulusal Mutabakat Hükümeti'yle (UMH) imzaladı. Pazar günü UMH lideri Fayez al-Sarraj, İstanbul'da Cumhurbaşkanı Erdoğan'la bir araya geldi.
 
Başkent Trablus'taki UMH, ülkenin topraklarının yüzde 20'sinden daha küçük bir alana hakim ancak burası devlet binalarının olduğu, nüfusun da yoğun olduğu bir alan.

Türkiye, General Hafter'e bağlı silahlı güçlere karşı savaşan Libya silahlı kuvvetlerine destek veriyor.

2012'deki anlaşma da Trablus'ta Muammer Kaddafi yönetiminin devrilmesinden sonra kurulan geçici hükümetle imzalanmıştı.

Hafter ise, "terörizme destek verdiği" gerekçesiyle Türkiye ve Katar'ı düşman ilan etti.

'Taviz vermemiz mümkün değil'

10 Aralık'ta katıldığı televizyon programında Libya ile mutabakatı, "Libya'nın meşru yönetimi olan Libya Ulusal Mutabakat Hükümeti ile imzaladıklarını" belirten Erdoğan, "Bu mutabakat muhtırası ile Türkiye esasında, uluslararası hukuktan kaynaklanan haklarını kullandı. Bu adımdan başta Yunanistan olmak üzere Mısır, Güney Kıbrıs Rum Yönetimi, İsrail ciddi manada rahatsız oldu" diye konuştu.

Erdoğan, Batı'da da bazı ülkelerin benzer rahatsızlıklar duyduklarını ve bunları NATO ve değişik yerlerdeki toplantılarda dile getirdiklerini söyledi.

Türkiye'nin Libya ile yaptığı deniz yetki alanlarını belirleyen anlaşmaya Doğu Akdeniz'de kıyısı bulunan ülkeler ve önde gelen dünya güçleri de tepki gösteriyor.

Yunanistan, Türkiye-Libya anlaşmasının 1982 tarihli Uluslararası Deniz Sözleşmesi'ne aykırı olduğunu, bölgede yer alan Girit, Rodos, Kerpe ve Meis adalarının deniz yetki alanlarını ve dolayısıyla egemenlik haklarının göz ardı edildiğini kaydediyor.

Güney Kıbrıs ise söz konusu anlaşmanın egemenlik alanlarının ihlali olduğunu düşünüyor ve egemenlik haklarının korunması için merkezi Lahey'de bulunan Uluslararası Adalet Divanı'na başvurmaya hazırlanıyor.

ABD Dışişleri Bakanlığı'ndan 3 Aralık'ta yapılan açıklama, iki kıyıdaş ülkenin anlaşmasını yararsız ve provakatif olarak değerlendirirken, gerginliği artırabileceği uyarısını da yaptı.

Rusya Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Maria Zaharova da Türkiye ve Libya Ulusal Mutabakat Hükümeti'ni daha ileri adımlar atma konusunda uyarırken, bu anlaşmanın Libya'daki durumu da daha sıkıntıya sokacağı uyarısında bulundu.

Libya le imzalanan güvenlik ve askeri iş birliği anlaşması TBMM'de
Libya ile Türkiye arasında 27 Kasım 2019'da İstanbul'da imzalanan "güvenlik ve askeri iş birliği mutabakat muhtırası" Türkiye Büyük Millet Meclisi'ne (TBMM) geldi.
Cumhurbaşkanlığı Sözcüsü İbrahim Kalın'ın 2012'de "imzalanan anlaşmanın güncellemesi" diye ifade ettiği, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın "Libya'nın talep etmesi halinde asker gönderilmesi için hak doğar" dediği anlaşmanın detayları da ortaya çıktı.

TBMM'ye gelen kanun teklifine eklenen anlaşma metninde de 2012'deki anlaşmanın hükümlerinin "dikkate alındığı" belirtiliyor.

3 yıl süreyle geçerli olacağı, sonrasında da birer yıllık sürelerle uzatılacağı ancak sona ermesi halinde devam eden programların etkilenmeyeceği belirtilen mutabakat muhtırasına göre;

Libya'da Ani Müdahale Kuvveti kurulmasına Türkiye eğitim, danışmanlık, malzeme ve planlama desteği verilecek

Türkiye'de ve Libya'da ortak 'Savunma ve Güvenlik İşbirliği Ofisi' kurulabilecek

Kara, deniz ve hava araçları, silahları, eğitim üsleri tahsis edilebilecek. Bu durumda mülkiyet, tahsis edilen ülkeye ait olacak

Ortak askeri planlama, eğitim, silahların kullanılmasına yönelik danışmanlık verilebilecek

Ortak tatbikatlar, istihbarat paylaşımı, "barışı koruma" operasyonları yapılabilecek

Libya'ya "Misafir Personel" olarak adlandırılan 'savunma ve güvenlik kuruluşu mensubu siviller' ve birlikler gönderilebilecek.

Askeri gereçler hibe edilebilecek, satılabilecek ya da kiralanabilecek. Anlaşma, teknoloji transferi için Libya'ya lisans verilmesinin de önünü açıyor.

Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu, Pazar günü Meclis'te gazetecilerin sorularını yanıtladı. "Asker gönderme ayrı bir şey. Cumhurbaşkanımız da daha önce 'eğer Libya tarafı böyle bir talepte bulunursa değerlendiririz' demişti, bunu anlaşmadan da bağımsız bir şekilde söylemişti. Libya'yla bizim askeri ve güvenlik anlaşmalarımız geçmişte de var." dedi.

Aynı gün imzalanan deniz yetki alanları mutabakat muhtırası daha önce TBMM'den geçmiş, Birleşmiş Milletler'e de sunulmuştu.

Diğer anlaşmanın TBMM'de kabul edilmesinin ardından Cumhurbaşkanı Erdoğan, katıldığı TRT yayınında 'Libya'ya askerimiz gider mi?' sorusuna, güvenlik ve askeri iş birliği anlaşmasını hatırlatarak "Yönetimden davet gelmesi bizim için hak doğurur" diye yanıt vermişti.

16.12.2019

Türkiye-Rusya haber sitesi
Реклама
İLGİLİ HABERLER
Türkrus reklam
Реклама
Türkrus reklam
Реклама
Türkrus reklam
Реклама
Türkrus reklam
Реклама
Türkrus reklam
Реклама
Türkrus reklam
Реклама
Türkrus reklam
Реклама
Türkrus reklam
Реклама
ANKET
Hayatınız ve işiniz için 2023'e kıyasla genel 2024 beklentiniz nedir?
©Copyright Turkrus.com - All Rights Reserved
Türkiye-Rusya haber sitesi
Реклама
Türkiye-Rusya haber sitesi
Реклама
Türkiye-Rusya haber sitesi
Реклама