Реклама
Türkiye-Rusya haber sitesi
Реклама
Türkrus reklam
Реклама
Türkrus reklam
Реклама
Türkrus reklam
Реклама
Türkrus reklam
Реклама
Türkrus reklam
Реклама
Türkrus reklam
Реклама
Türkrus reklam
Реклама
YAZARLAR

Yana Temiz, Türkiye-Rusya hattında yazıyor: "Kendi evinde" yabancı olmak...

Bazen kendime yabancı süsü vermek isterim.  Sınırın her iki tarafında da. Havada bile… Her yerde ve herkes için yabancıyım – niye olmasın ki? Bir seferinde Türkiye’den Rusya’ya ve Rusya’dan Türkiye’ye uçak yolculuğu yapıyordum. Şansımdan yanımdaki koltuklar değil, bir kaç sıra öndeki ve bir kaç sıra arkadaki koltuklara neşeli ve gürültücü bir gençler grubu oturmuştu.

‘Lütfen kapatın’ uyarısının hemen arkasından inadına telefon etmeler, sakız patlatmalar, çekirdek çitlemeler, bağırtılar, yüksek telden kahkahalar ve belden aşağı şakalaşmalar. Üstelik yeni yetme falan değiller, olsa affedersin, otuz yaş civarında insanlar. Üç yabancı dil, her teli özenle toplanmış saçları, güzel ve sade eteği, içten ve doğuştan bir kibarlık ile hostes hanım hafif şok halinde bunların yanında fazla durmamayı yeğlemişti.

 ‘Uçakta sigara içilmez’ uyarısını bir de entellektüel yaşlı yolculardan birinin dile getirmesi gerekmişti. Onunla beraber anlayışlı ve eleştirici gözlerle birbirimize baktık...söz olmasa da her şey ortada, zaten bize hangi dilde hitap ettiklerini bilmiyor muyuz ki?

 ‘Lütfen koltuklarınızın arkalığını dik duruma getiriniz’- meydan okuyucu bakışlar, koltuk arkalıkları hemen dik duruma getirilmiyor, hostes hanım geçer geçmez yeniden indiriliyor.

 ‘Lütfen oturun, kemerlerinizi bağlayın, uçuşa geçiyoruz!’ – nefret ettirici bir gülüşme: Güzelim gel dizlerimin üstüne otur, ancak o zaman kemerleri bağlarım, sonra da uçalım.

 ‘İçecek ne alırsınız?’ – ‘Viski!’, ‘Herkese!’, ‘Bir kadeh daha!’ – ‘Özür dilerim, önce diğer yolculara dağıtımı bitirelim...’

 Onlar ise gürültü yapmaya devam ediyor, ikinci kadehi götürüp üstüne de uçakta içki bitti diye yakınmaya başlıyorlar. ‘Bira verin!’.

 Ardından sadece hostesin değil diğer hanım yolcuların dış görünüşlerine laf atmaya giriştirdiler. Yanlarına uçak ekibinden aynı yaş gurubundan, aynı ana dilde konuşan, ancak tamamen farklı ses tonunda ve başka bakışlı biri yaklaştı ve sakin olmaya, hiç olmazsa bu kapalı ortamda biraz kendilerine çeki düzen vermelerini sağlamaya çalıştı.

 Bu görevliye, kibarca, altta alıcı bir tavırla, ancak hiç bir başarı elde edemeyen uçaktan yolcular da katıldılar. Hiç bir şey anlayamayan yabancılar, ilgi ve biraz da korku ile olanları izlemekteydiler: yüzlerinde ‘yabaniler!’ dedikleri okunmaktaydı. Yabancı olmayanlar ise kendi vatandaşlarından dolayı utanç duymaktaydılar.

 Ben iki kere utandım.

 Çünkü bu kültürsüzlük şovuna iki kere tanık oldum. Ama sanmayın ki bir keresinde sarhoş Rus futbol seyicileri, alçak gönüllü bir Türk hostesine sarkıntılık etmiş, diğerinde ar duygusunu kaybetmiş türk animatörleri akıllı ve güzel bir rus kızını çileden çıkarmış olsun. Öyle değil.

 Tam tersi her iki durumda da karşı karşıya gelen taraflar aynı ülkedendi. Bir keresinde Türkiye’den gelirken, diğerinde Rusya’dan dönerkendi. Aynı dilde konuştuklarını söylemek mümkün mü bilemem. Peterburg veya İstanbul’dan kibar bir kız, Moskova veya İzmir’den entellektüel yaşlılar, sakin, ciddi ve sorumluluğunun bilincinde olan pilot Ankara’dan veya Novosibirsk’ten olsun – hepsi aynılar, tıpkı Türk veya Rus taşrasından çıkma, aldıkları eğitim ve öğretimi şüpheli gençler gibi.

 Devlet sınırı, hiç de kumrallar ve sarışınlar, kültürler arasında değil, büyük harfle Rusları ve Türkleri biraraya getiren o “kültür” ve yine, ne yazık ki her iki ülkemizde de görülen kültürsüzlük arasındadır.

 Bu nedenle bana ‘Türkler nasıllar?’, ‘galiba eğitimsiz yabaniler?’, ‘Biz biliriz öylelerini’ veya ‘Ruslar nasıllar?, ‘galiba kaba ve sarhoşlar’ ‘biz öylelerini biliriz’ diye sorsalar hep derim ki ‘Hepsi farklı farklılar. Aynen bizim gibi!’.

 Her iki tarafta da kitap okuyan ya da gazete başlıklarını dahi okumayan, entellektüel olan veya bu kelimeye hiç yakışmayanlar, akıllı ve iyi, aptal ve nefret dolu olanları...her türlüsü var. Türkiye’de de Rusya’da da. Bu nedenle, pasaportunun rengi ne olursa olsun, uçakta böyle davranan, kuyrukta kaba saba küfürler eden, etraftakilere tüküren, yüksek sesle müzik dinleyen, kötü çalışanlar arasında defalarca yabancı gibi görünmeyi istemişimdir....Dillerini biliyorum, ama söyleyecek bir şeyimiz yok, ben onlara yabancıyım.

 Ben sınırın her iki tarafından olup toplum tarafından konulmuş kurallara saygı gösteren, iki kelimeden birinde küfür etmeyen, uçaktaki yolculara ve evdeki arkadaşlarına engel olmayan, gülümseyen ve gerektiği gibi davranan insanların arasında yabancı değilim. Rusların ve Türklerin birbirleri hakkındaki düşüncelerine bu tür uçuk örnekleri esas alarak varmalarını istemem.

Yirmi yıl önce Türkiye’ye geldiğimde bana, bir Rus olarak takınılan kuşkulu tavrı bizzat yaşamam gerekmişti. O zaman hiç beklenmedik bir şekilde ne yazık ki ‘Nataşa’ olarak adlandırılan kızlardan biriymişim gibi beni değerlendirdiklerini anladım. Üniversitede mühendislik eğitimi almış, iyi yetişmiş ve kibar biri olan eşime okuma ve yazmayı, toplum içinde nasıl davranılması gerektiğini dahi bilmeyen ve Moskova’ya akın akın gelen Türk işçilerinden biriymiş gibi nasıl baktıklarını da bizzat yaşadım.

 Sınırın her iki tarafında da yaşıyorum. Hem Moskova’da hem İzmir’de kendimi yabancı hissetmiyorum. Bazen ise yabancı olmayı bırakın kendimi başka dünyalardan gelmiş gibi hissediyorum. Her seferinde bir kez daha emin oluyorum ki aynı saç ve pasaport rengine sahip olanlar sana benzeyen insanlar anlamına gelmiyor.

 Melodisi ve mimari hatları ve frizleri, sanat akımları ile biraz farklılaşan aynı kültür seviyesindeki insanlar bana benzeyenler. O kültürü oluşturan her şey, iç....dış veya uluslar üstü olsun aynıdır. Bana benzeyen insanlar, okumuş ve okuyan, eğitim almış ve bunu kullanan, yanında bulunana saygı gösteren, çok ve ilgi ile çalışan, yasak olan yerde sigara içmeyenlerdir.

 Onlar Tolstoy’un, Stendal’in ve Nazım Hikmet’in kim olduğunu bilirler, metroda yer verirler, kabalık yapmazlar ve uçakta çekirdek çitlemezler. Onlarla çok rahatım. Konuştuğumuz dil de aynı. Bir Rusça bir Türkçe.

 Çeviren: Metin UÇAR

Kompas-Pusula 35. sayısından

 27.6.2011

Türkiye-Rusya haber sitesi
Реклама
İLGİLİ HABERLER
Türkrus reklam
Реклама
Türkrus reklam
Реклама
Türkrus reklam
Реклама
Türkrus reklam
Реклама
Türkrus reklam
Реклама
Türkrus reklam
Реклама
Türkrus reklam
Реклама
Türkrus reklam
Реклама
ANKET
Hayatınız ve işiniz için 2023'e kıyasla genel 2024 beklentiniz nedir?
©Copyright Turkrus.com - All Rights Reserved
Türkiye-Rusya haber sitesi
Реклама
Türkiye-Rusya haber sitesi
Реклама
Türkiye-Rusya haber sitesi
Реклама