Yerhov: "Dünya elbette 5'ten büyük"
![]()
Rusya’nın Türkiye Büyükelçisi Aleksey Yerhov, "Dünya 5’ten daha büyük. Tüm bunlar dikkate alındığında, dünya 15’ten de biraz daha büyük ve kesinlikle bugün BM’nin üye sayısı olan 193’ten daha derin ve geniş. En büyük soru, bu ülkelerin çıkarları en iyi şekilde nasıl sağlanır, seslerini başkalarına nasıl net bir şekilde duyurabilirler?" dedi.
Yerhov, Stratejik Düşünce Enstitüsü’nün düzenlediği Yıllık Diplomatik Akşam Yemeği’nde konuşma yaptı. Uluslararası etkinliğin ana konusu “Pandemi sonrası uluslararası sistem” oldu.
Etkinliğe TBMM Başkanı Mustafa Şentop’un yanı sıra, bir dizi ülkenin büyükelçileri de katıldı. Katılımcılar, koronavirüs salgınından sonra dünyada meydana gelecek değişikliklerle ilgili vizyonlarını ve görüşlerini dile getirdi.
Rus Büyükelçi Yerhov, konuşmasında iki eğilime işaret ederek şu ifadelerini kullandı:
“İlk eğilim, birçok ülke, lider, siyaset uzmanı, politikacı ve halka açık figürler çabaların birleştirilmesi ve küresel sorunlara elden geldiğince kolektif yaklaşımların geliştirilmesi gerektiğini savunuyor, çünkü yalnızcılık politikası, zorluklardan uzak durma ve milli duvarların arkasına saklanma çabaları başarısız oldu. İkinci eğilim aksini gösteriyor, en iyi seçenek kendi gücüne güvenmek. Bu şu anlama geliyor: Eğer ülkem diğerlerinden zenginse ben sadece kendi sorunlarımı düşünürüm, diğerleri ise istediği gibi mücadele etsin. Elbette Rusya Federasyonu her zaman ilk yaklaşıma destek verdi, çabaların birleştirilmesi ve sorunlara kolektif çözüm bulunması gerektiğini savundu”.
'Çok taraflılık söz konusu olduğu sürece en doğru cevabın sadece güçlerin birleşmesi anlamak lazım'
Rus elçi, ülkelerin salgın sonrasındaki ortak davranış biçimi üzerinde anlaşmaya varması gerektiğinin önemine vurgu yaparak sözlerini şöyle sürdürdü:
“Virüs veya başka bir şey olsun yeni küresel tehdide karşı nasıl hareket etmemiz gerektiği konusunda halen aramızda bir uyum olmaması takdirde pandemiden çıktıktan sonra muhtemelen en büyük tehlikeyle karşı karşıya kalacağız. Oysa geçmişten miras kalan ve gelecekte kullanabileceğimiz bir altyapımız var ve bu çok önemli bir husus. Yeni salgınlar tehlikesiyle mücadele etme ihtiyacı doğduğunda birleşmek için Birleşmiş Milletler, Dünya Sağlık Örgütü ve G20 gibi platformlarımız var.
Çok taraflılık söz konusu olduğu sürece en doğru cevabın sadece güçlerin birleşmesi, yani tüm tarafların çıkarlarını dikkate alan sistemin olduğunu anlamak lazım. Son birkaç yıldır, çok taraflılığı biraz farklı gösterme çabalarını görüyoruz: Belirli bir grup ülkenin belirli küresel sorunla ilgili politika oluşturma ve ardından diğer ülkeleri buna uymaya zorlama.
Bu şekilde, BM gibi mevcut uluslararası organların dışında özel birlikleri oluşturma fikirleri ortaya atılıyor ve sonra bu birliklerin kararları nihai gerçek olarak sunuluyor. Bu, kesinlikle kabul etmediğimiz bir yaklaşım. Avrupa dahil Batılı partnerlerimize, meslektaşlarımıza, mevcut sorunların adil bir şekilde çözümlenmesi gerektiğini, anlaşmazlıkların korkulacak bir şey olmadığını söylüyoruz.”
'BM sistemi eşsiz bir meşruiyete sahip'
BM’nin kolektif çözüm arayışındaki öncelikli rolüne vurgu yapan Yerhov, şöyle konuştu:
“BM sistemi eşsiz bir meşruiyete sahip. BM’nin kendisinin, özel kurumlarının, vakıflarının ve programlarının uğraştığı sorunların çözümünde de eşsizliğe sahip. Bu küresel organizasyondaki tüm üye ülkelerin çıkarlarını yansıtan çok taraflı mekanizmaların zenginliğini kaybetmek kesinlikle affedilemez.
BM ve kuruluşlarının reform edilmesi ve potansiyellerinin artırılmasıyla ilgili konular her zaman gündemde. Bu, yavaş yavaş yeni deneyim kazanmakta olan DSÖ’yü de ilgilendiriyor. Bu, BM Güvenlik Konseyi dahil diğer tüm uluslararası örgütleri de ilgilendiriyor. Evet, elbette dünya 5’ten daha büyük. Tüm bunlar dikkate alındığında, dünya 15’ten de biraz daha büyük ve kesinlikle bugün BM’nin üye sayısı olan 193’ten daha derin ve geniş. En büyük soru, bu ülkelerin çıkarları en iyi şekilde nasıl sağlanır, seslerini başkalarına nasıl net bir şekilde duyurabilirler? Bu, titiz bir çalışma ve tartışma konusu olmalı, her bir ülkenin katkısı büyük bir memnuniyetle karşılanacak.
Geleceğimizin nasıl olacağını bir tek Allah bilir. Fakat hepimiz geleceğin savaş ve çatışmalardan uzak, mutlu ve müreffeh olmasını umuyoruz. Geleceğimizi böyle yapabilmek için çabalarımızı birleştirmek, bunu gizli gündemler yaratmadan ve bir an bile düşünmeden yapmak zorundayız. Önemsiz bir konuda anlaşamasak dahi, halklarımızın geleceği, karşılıklı saygı ve kolektif modus vivendi, tüm bunları sağlayabilen kolektif mekanizmalar gibi çok daha büyük ve çok daha önemli konularda fikir birliğine varabilmeliyiz.” (Sputnik)
1.7.2020
Реклама