Türkiye-Rusya haber sitesi
Реклама
Türkiye-Rusya haber sitesi
Реклама
Türkrus reklam
Реклама
Türkrus reklam
Реклама
Türkrus reklam
Реклама
Türkrus reklam
Реклама
Türkrus reklam
Реклама
Türkrus reklam
Реклама
Türkrus reklam
Реклама
YAZARLAR

Sezar'ın ve Erdoğan'ın hakkı...

 

Erdoğan’la, üslubuyla, dünya görüşüyle, politik tavrıyla mutabık olmayabiliriz. Onunla ve temsil ettiği politik anlayışla pek ortak payda göremeyebiliriz. Kaldı ki bu satıları yazarken kendimi de böyle düşünenler arasında sayıyorum. Ama bazı şeyleri tartıya vururken, hele de dış politika gibi partiler üstü ve “milli” olması gereken konuları tartışırken duyguları aklın; önyargıları vicdanın; sabit fikirleri objektif ölçünün önüne geçirmek haksızlık olur.

Erdoğan yönetiminin Rusya politikaları ana hatlarıyla, başından beri cesur ve doğru. Karşılıklı çıkar temelinde buzları eriten, Batı’ya bakıp korku hikayeleri yazanlara pes etmeden, rekabetten işbirliğine geçip önümüze “stratejik ortaklık” hedefini koyan anlayış var. Öncesinde günahıyla sevabıyla “Mavi Akım”a sebep olanlara da, ilişkileri dostluk yörüngesine oturtan ilk adımı 1999’da atan rahmetli Ecevit’e de pay verip, anmak lazım elbette.

Dünkü konuşma da gösterdi ki, Erdoğan yoğun iç gündeme rağmen dersine iyi çalışmış; “Rusya dosyası”na hakim. 15 yıldır Moskova’da konuşan çok Türk politikacı dinledik ama çoğunun “ılişkilerimizi daha da geliştirmekte kararlıyız, herşey güzel olacak vs.” klişelerinden öteye geçemeyen, bilgi-birikim-analiz derinliği olmayan konuşmaları bir kulağımızdan girip öbüründen çıktı. Erdoğan Rusya ile ilişkilerde çıtayı bir hayli yükseltti. Konuları detaylarıyla biliyor, izliyor. Ama onun yükselttiği çıtaya, alt başlıklarda her bakan dosyasına hakim olarak ulaşabilecek durumda mı, onu henüz bilmiyoruz.

Pazar günü Radikal’deki yazıda da vurguladığım gibi, Rusya ile ilişkilerde Türkiye’nin “ikinci adam”, ya da “koordinatör” sorunu var; bu aşılabilecek mi, zamanla göreceğiz. Erdoğan’ın Putin ile birlikte yarattığı bu güzel dalgaların üzerinde sörf yapılabilmesi, “ikinci adamların”, kurumların çabalarına bağlı. Yoksa altı, potansiyelin hak ettiği kadar doldurulamayabilir. Bu açıdan bakanlara da, DEıK’in Rusya kaptanı Cem Kozlu’ya da çok iş düşüyor...

Toplantıdan çıkarken ayaküstü konuştuğum herkes Erdoğan’ın konuşmasından, performansından etkilenmişe benziyordu. Kendinden önce konuşanların çoğunu sıfırla çarptı Başbakan... Rusya’yı, sorunları anlatmak için konuşanlar karşısında “tereciye tere satan” birikim ve  konumdaydı. Bu arada Rusya’daki kurumların da bu açıdan kendilerini bir kez daha sorugulamaları, “yeterlilik düzeylerini”  tartmaları lazım.

şimdi aynı noktaya bir daha dönüyoruz: ıç politikada olup bitenler, kayıkçı kavgaları, rejim tartışmaları, üslup ve düzey sorunları vs vs... Bunların hepsini tabii ki biz “gurbetçiler” Moskova’dan üzüntüyle ve “Türkiye bunlara layık değil” kaygısıyla izliyoruz. Ama o cephedeki rezervler bir yana; konu dış politika olunca, hele Rusya olunca Erdoğan’ın şu ana kadarki performansını eleştirmek haksızlık olur.

Rusya ile ilişikiler denince Sezar’ın hakkını Sezar’a, Erdoğan’ın hakkını Erdoğan’a teslim edelim. 

Moskova ile başlayan yol arkadaşlığı, “iki taraflı çıkarlar” temelinde uzun süreceğe benziyor. Tabii “yukarıdakiler” güzel güzel konuşurken, “aşağıdakiler” de dosyalarıma hakim olursa, çalışırsa ve üretirse...

 13.1.2010

Türkiye-Rusya haber sitesi
Реклама
İLGİLİ HABERLER
Türkrus reklam
Реклама
Türkrus reklam
Реклама
Türkrus reklam
Реклама
Türkrus reklam
Реклама
Türkrus reklam
Реклама
Türkrus reklam
Реклама
Türkrus reklam
Реклама
Türkrus reklam
Реклама
ANKET
Hayatınız ve işiniz için 2023'e kıyasla genel 2024 beklentiniz nedir?



©Copyright Turkrus.com - All Rights Reserved
Türkiye-Rusya haber sitesi
Реклама
Türkiye-Rusya haber sitesi
Реклама
Türkiye-Rusya haber sitesi
Реклама