Türkiye-Rusya haber sitesi
Реклама
Türkiye-Rusya haber sitesi
Реклама
Türkrus reklam
Реклама
Türkrus reklam
Реклама
Türkrus reklam
Реклама
Türkrus reklam
Реклама
Türkrus reklam
Реклама
Türkrus reklam
Реклама
Türkrus reklam
Реклама
YAŞAM

Yeniden gündemde: Rusya Truva hazinelerini Türkiye’ye iade eder mi?

2018 dünyada "Truva Yılı" olarak kutlandı... 2019 Türkiye-Rusya Kültür ve Turizm Yılı'nın açılışı kapsamında  Moskova'da ünlü Bolşoy Tiyatrosu’nda Ankara Devlet Opera ve Balesi tarafından nisan ayında ‘Truva Operası’ sahnelendi... Ve yıllardır hep tartışılan konu bir kez daha gündeme geldi: Rusya Truva hazinelerini Türkiye’ye iade eder mi?

Alman arkeolog Heinrich Schliemann tarafından 1873 yılında Türkiye’den yurt dışına kaçırılan ve bugün Rusya müzelerinde sergilenen Truva hazineleri geçtiğimiz günlerdeTürkiye’de yine gündem konusu oldu. Konuyla ilgili açıklama yapan Troya Müzesi Müdürü Ali Atmaca, “Rusya’da bulunan Puşkin Müzesi’nde olan eserlerimizin geri dönüşü ile alakalı talebimiz devam ediyor….Savaş sonrasında anlaşılıyor ki eserler savaş ganimeti olarak Rusya’ya götürülmüş. Bakanlığımız yurt dışına değişik yollarla kaçırılmış eserlerin iadesi için büyük diplomatik ve hukuk mücadelesi vermektedir. Bu çabalar ve çalışmalar sonucunda son 10 yılda 3 bin 400 eserin ait oldukları topraklara dönmesi sağlanmıştır. Avrupa ya da başka ülkelerde bulunan eserlerimizi geri vermek istemeyenler, eserlerin iade edilmesi durumunda ‘Bu eserleri nerede sergileyeceksiniz’ gibi gerekçeler ileri sürüyorlardı. Artık böyle bir gerekçeleri kalmadı. Dünya’nın en önemli müzelerinden birisi olan Troya Müzesi kapılarını ziyaretçilerine açtı, yeri de belli.” şeklinde konuştu.

Peki Rusya Truva hazinelerini Türkiye’ye iade eder mi?

Bu sorunun yanıtını Kafkassam Moskova muhabiri Fuat Safarov inceledi:

Öncelikle Rusya’nın yeni yasalarına göre, savaş ganimeti olarak getirilen tarihi eserler bugün “Rusya’nın federal mülkiyeti” statüsüne kavuşturulmuş durumda. İkincisi ise aslında bu sorunun yanıtını 2013 yılında Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin üstükapalı şekilde vermişti.
 
O tarihlerde Rusya’nın St. Petersburgkentinde düzenlenen Uluslararası Ekonomik Forum çerçevesinde Putin Almanya Başbakanı Angela Merkel’le görüşmiştü. İkili görüşmelerden önce Alman basını, İkinci Dünya Savaşı’ndan sonra Sovyetler Birliği’nin el koyduğu tarihi eserler dolayısıyla St.Petersburg forumunda iki ülke arasında kriz yaşanacağını iddia ederek, “Merkel eserlerin geri iade edilmesi konusunu gündeme getirmeyi düşünüyor.” bilgilerine yer vermişti. Alman basınına göre Merkel, Hermitage müzesini de ziyaret etmeyecekti. Fakat Putin’in basın sözcüsü Dmitri Peskov, iddiaların tam tersine ikili görüşmenin yapılması ve müzede açılışa katılmasına ilişkin programda hiç bir değişikliğin olmadığını kaydemiştti. Müzenin sergisinde Truva hazineleri de yer alıyor. Basında çıkan iddialara göre Truva hazinelerinin de bulunduğu sergi açılışına katılmaktan vazgeçen Merkel’i Putin son anda ikna etmişti.

Merkel’le yaptığı basın toplantısında Putin, tarihi eserlerin Almanya’ya iade edilmesiyle ilgili konuyu görüşmek bile istemediklerini belirtti. Rusya Devlet Başkanı, “Bu, her iki tarafın sivil toplumu için hassas bir konu. Eğer herhangi bir adımı atmaktan yanaysak, bu durumda sorunu şişirtmekten ziyade, ona bir çözüm yolunu bulmamız lazım. Şimdi bu tartışmayı başlatmamıza gerek yok, çünkü Rusya tarafından da bazı şahıslar ortaya çıkar ve 2. Dünya Savaşı’na bizim sanatmıza vurulan zararı sayar.” şeklinde konuşmuştu.

Toplantının ardından Putin ve Merkel, Hermitage müzesini ziyaret ederek, “Bronz devri. Sınırsız Avrupa” isimli serginin açılışına katıldı. Sergide Putin, Alman ve Rus sanat uzmanlarının ortak çalışmasını överek, Rusya ve Almanya’nın devlet olarak onlardan örnek alması gerektiğini ifade etti. Putin, “Geçmişten bize kalan bir çok hassas sorun, olumsuz bağlamda böyle duygusal olamaz. Gerçekten bir vatandaş için ne fark eder ki, bu yeri değiştirilen değerleri ya Almanya, ya St. Petersburg ya Moskova ya da Türkiye’de izlesin, görsün. Belki bu takdirde Türkler Schliemann’ın (Alman arkeolog) bulduklarını talep etmeyecek, Almanlar da bizden bu değerleri talep etmeyecek ve biz de kimselerden Rus değerlerimizi geri iade etmesini talep etmeyeceğiz. Tam tersi, bu taleplerle ilgili endişeler olmazsa, belki bu durumda bazıları bugün bodrumlarda sakladığı bu eserleri gün ışına çıkarır ve topluma, insanlara gösterir. İnsanlar buna sevinir ve bu da hepimizi kucaklaştırır.”
diye hem Almanya’ya hem de Türkiye’ye üstükapalı mseja göndermişti.

Rusya’nın müzelerinde 19.yüzyılın sonlarında Alman arkeolog Heinrich Schliemann’ın Çanakkale’de bulduğu Truva hazinelerinin bazısı da var. Schliemann hazineyi önce Yunanistan’a daha sonra da Almanya’ya kaçırmıştı. 2. Dünya Savaşı’ndan sonra eserlerin bazısına Kızıl Ordu el koyarak Moskova’ya getirmişti. Truva Hazineleri, Çanakkale’ye 30 kilometre uzaktaki Truva Antik Kenti’nde 1873 yılında bulunmuştu.

2012 yılında da dönemin Dışişleri Bakanlığı Müsteşar Yardımcısı Büyükelçi Mehmet Gücük, hazinelerin iadesini istemişti. Gücük, Çanakkale Ticaret ve Sanayi Odası’nı ziyaret ederek, “Rusya’nın Truva Hazineleri’ni iade etmesi gerekiyor. Bu konuda hepimize görev düşüyor. İnternet çağında bu konuda çalışmalar yapmak iyice kolaylaştı” diye konuşmuştu. Daha sonra Kültür ve Turizm Bakanlığı da Rusya’dan benzer talepte bulunmuştu. Rusya Tarihi Eserler Komisyonu, eski Bakan Ertuğrul Günay’ın kaçırılan eserleri almak için yaptığı çağrıya olumsuz cevap vermişti.

O tarihlerde St.Petersburg Hermitage Müzesi Başkanı Mihail Piotorovski, Türkiye’nin dünya müzelerinden kendisine ait tarihi eserleri talep etmesini eleştirmişti. Hermitage Başkanı, “Türkiye de bugün dünyanın tüm müzelerinden talep ediyor. Skandalla ve şantajla şöyle talep ediyor: Şunu veya bunu verin. Neredeyse İngiliz müzeleri, Berlin müzeleri of çekiyor. Üstelik burada konu eski çağlarla ilgili ki, günümüz Türkiye’si ile bağlantısı yok.” eleştirisinde bulunmuştu."

2018'de THY'nin Skylife dergisinde konu Gökçe Güzel imzalı şu makale ile gündeme taşınmıştı:

"Homeros’un İlyada’da anlattığı Troya (Troia) destanı bitmişe benzemiyor! Bu büyük yapıtın son sayfası ancak Türk topraklarından kaçırılan Troya Hazinesi’nin vatanına geri dönmesiyle kapanacak. Troya’nın UNESCO Dünya Mirası Listesi’ne alınmasının 20’nci yılı olan 2018, bu konuda atılacak önemli adımların yılı olabilir.
Ne Monako Prensi Rainier’in Grace Kelly’nin parmağına taktığı düğün hediyesi yüzük… Ne Elizabeth Taylor’un birbirinden değerli pırıl pırıl kolyeleri… Ne Napolyon Bonapart’ın kendi elleriyle İmparatoriçe Marie Louise’in boynuna taktığı mücevherler… Ne Kraliçe Elizabeth’in üzerinde 793 karatlık Kuh-i Nur Elması bulunan tacı… Ne de Titanik’le birlikte sulara gömülmekten son anda kurtulan, bir zamanlar Fransa Kralı XVI. Louis’nin sahibi olduğu “Okyanusun Kalbi” adlı kolye… Titanik filmini izleyenler “Okyanusun Kalbi”nin imitasyonunu Kate Winslet’in boynunda gördüklerini anımsayacaklar.

Saydıklarım da dâhil hiçbir mücevher Sophia Schliemann’ın kocasının bir bıçakla kazdığı topraktan çıkarıp karısına taktığı mücevherler kadar ünlü olmadı; çünkü o takılar üç bin yıldan beri dünya tarihinin en çok merak edilen, aranan ve bulunmak istenen mücevherleriydi. Bir zamanlar Osmanlı İmparatorluğu topraklarında, bugün ise Türkiye’nin Çanakkale ilinde bulunan efsanevi kent Troya’da Sophia’nın kocası Heinrich Schliemann tarafından yer altından çıkarılmışlardı. Troya Kralı Priamos’un adıyla anılan hazine, yalnızca Sophia Schliemann’ın fotoğraf çektirdiği takılarla da sınırlı değildi.

Heinrich Schliemann, Homeros’un İlyada’da anlattığı Troya’yı bir hayal ürünü kent değil, bir gerçek olarak kabul etmişti. Ona göre, Paris ve Helena, Aşil ve Hektor, içi askerlerle dolu dev tahta at, kentin yakılıp yıkılışı, hepsi tarihin eski sayfalarında var olmuştu. Çocukluğu Troya’yı ve hazinelerini bulmayı düşleyerek geçti. 1863 yılına gelindiğinde Schliemann savaşları fırsat bilip ticaret yoluyla büyük bir servet edinmiş bir iş adamıydı. Yaşamı spekülasyonlarla doluydu. Kırım Savaşı’nda çarın ordusuna mühimmat, erzak ve hammadde temin etmişti. Zengin olma sevdası onu Amsterdam’dan St. Petersburg’a, oradan Kaliforniya’ya uzanan maceralara sürüklemişti. Ama o, bütün dünyanın varlığını merak ettiği ve hiç kimsenin yerini bilmediği Troya’yı bulup bu antik kenti bir söylenceden gerçeğe dönüştürme hayalini yitirmemişti.

Schliemann İlyada destanını kılavuz bildi. 1870’de Çanakkale’deki Hisarlık Tepesi’nde Troya’yı bulmak için kazılara başladı. Bir arkeolog değildi ve kazı bilgisi de yetersizdi. Kazı yaparken işini yavaşlatan ve önemsiz bulduğu ilk duvarları yıktı. Bunun arkeolojik açıdan ne kadar büyük bir tahribat olduğu sonradan anlaşıldı. C.W. Ceram, bu konuyla ilgili olarak “İçinde ne olduğunu anlamak için oyuncağını çekiçle kıran bir çocuk gibi davranmıştı.” diye yazmıştı. Kazıların başlamasından sonraki birkaç ay içinde kentin yedi katmandan oluştuğu anlaşılacaktı, sonra bu katmanlara iki tanesi daha eklendi. Schliemann bir süre sonra masum bir hayalciden çıkıp bir hırs küpüne ve sahip olmak istediklerini elde etmek üzere her türlü yola başvuran birine dönüştü. Troya’yı bulmakla yetinmedi, Kral Priamos’un hazinesinin de peşine düştü. Toprak altından çıkardığı altın eşyalardan oluşan hazineyi Ceram Tanrılar, Mezarlar ve Bilginler kitabında şöyle tanımlar: “Karanlık eski çağın en güçlü yöneticilerinden birinin altınları; gözyaşları ve kana bulanmış, tanrı gibi insanların süsleri üç bin yıl gömüldükten ve yedi devletin yıkıntıları altında yitip gittikten sonra yeni bir günün ışığına çıkıyordu!” Ama Schliemann’ın yanıldığı çok sonra anlaşılacaktı. Taçlar, tokalar, zincirler, kolyeler, düğmeler, teller, altın yılanlar ve sırmalarla dolu hazine aslında Priamos’a değil, ondan bin yıl önce yaşayan bir başka krala aitti. Birçok kaynakta hâlâ Priamos’un adıyla anılan bu hazineyi Troya Hazinesi olarak adlandırmak en doğrusu.

Schliemann’ın hazineyi ait olduğu topraklarda bırakmaya ve Osmanlı Devleti görevlilerine teslim etmeye niyeti yoktu. Hazineyi bulduğunu herkesten gizledi ve Osmanlı sınırları dışına kaçırmak için her şeyi yaptı. Bundan sonra anlatacaklarım tarihî bir aksiyon filmine benziyor! Schliemann, Troya Hazinesi’ni karısının ülkesi Yunanistan’a, Atina’ya gizlice kaçırdı. Böylece Türklerin buluntular üzerindeki hakkını onlara vermemeyi kendine hak bildi. Hazineyi önce Yunan, sonra Fransız hükümetine satmayı denedi. Başarılı olamayınca Ruslara önerdi. Tüm bu süreçte Troya Hazinesi’ni bir sır gibi gözlerden uzak tutmayı başardı. Bu yüzden bilim çevrelerinde hazinenin gerçekliğinden şüphe edilmeye başlandı. Schliemann, buluntuların varlığını kanıtlamak ve olumsuz söylentileri ortadan kaldırmak istercesine hazineyi 1877’de Londra’da sergiledi. Bu sergi dünya çapında yankı uyandırdı. Schliemann, Troya’dan kaçırılan paha biçilmez hazinenin en önemli parçalarını uzun bir kararsızlık dönemi sonunda Berlin Etnoloji Müzesi’ne verdi. Troya Hazinesi önce I. Dünya Savaşı’nı sağ salim atlattı. II. Dünya Savaşı’nda da, hava akınlarından zarar görmemesi için emin yerlere saklandı. Prusya Devlet Bankası’nın kasalarında ve Berlin Hayvanat Bahçesi’nin yanındaki bir sığınakta korundu. Savaş sonrasında ise sırra kadem bastı. Yıllar boyunca, nerede olduğu bir bilmece olarak kaldı.

90’lı yılların başında, hazinenin savaşın hemen sonrasında bir operasyonla gizlice Moskova’ya taşındığı ve Puşkin Güzel Sanatlar Müzesi’nin mahzenlerinde bulunduğu ortaya çıktı. Alman hükümeti Troya Hazinesi’nin kendilerine ait olduğunu söyleyerek iadesini talep etti. Rus hükümeti ise, hazinenin Nazilerin başlattığı savaşta ülkelerinin gördüğü büyük zarar ve tahribata karşılık olarak alıkonulan eserler arasında yer aldığını bildirerek bunu reddetti. 1994’te Rus ve Alman bilirkişi heyetleriyle Puşkin Güzel Sanatlar Müzesi Müdiresi İrina Antonova pazarlık için ilk toplantıyı yaptılar. Hazine Anadolu toprağından çıkarıldığı ve Türklere ait olduğu hâlde, “sahiplik” mücadelesi için pazarlık masasına oturanların Rus ve Alman oluşu hem ironik, hem de tartışılması gereken bir durumdu. Şubat 1997’de Rus parlamentosunun alt meclisi, savaş sonrasında Almanya’dan Rusya’ya getirilen tüm eserlerin Rus devletinin kalıcı mülkü olduğunu ilan etti. Türk hükümeti de, Troya Hazinesi’nin gerçek sahibinin Türkiye olduğunu, bu yüzden kendilerine geri verilmesi gerektiğini belirterek Rusya’ya başvuruda bulundu. Öte yandan, Türkler hazinenin başka ülkelere dağılmış olan parçalarını da geri almak için girişimlerini sürdürdü. Troya’dan kaçırılan 24 parça altın takı, ABD’deki Penn Müzesi ile iş birliği yapılarak 2012 yılında Türkiye’ye bu çabalar sonucunda iade edildi. Ancak hazinenin tümünün Türkiye’ye geri dönüşü konusunda, Türk hükümetinin Ruslara yönelttiği talep hâlâ güncelliğini koruyor. Benzer girişimlerle son yıllarda Türkiye’ye çok sayıda tarihî eser geri döndü. Bunlar arasında İsviçre’den getirilen ve Antalya Müzesi’nde sergilenmeye başlanan “Herakles Lahidi”, New York Havaalanı’nda ele geçirilen 69 parça tarihî eser, Bursa İznik Müzesi’nden çalınmış olan ve Almanya’nın iade ettiği lahit parçası, Avustralya’dan iadesi sağlanan “Yortan Kabı” ve Uşak Müzesi’nden çalınan ve Almanya’dan geri dönen “Kanatlı Denizatı Broşu” da var.

2018 Uluslararası Troya Yılı önemli etkinliklerle sürerken, ören yerinin yakınında inşa edilen Çanakkale Troya Müzesi’nin açılışı da Haziran ayında yapılacak. Müze, Troya’nın gerçek ile hayalin karıştığı öyküsünü mitolojik, arkeolojik, coğrafi ve tarihî açılardan anlatan çağdaş biçimde tasarlanmış bir yapı olacak. Dört katlı müzenin giriş katının kazı ve buluntu fikrini temsil etmek amacıyla yerin altında yapılması planlandı. Rusya’da bulunan hazine dışında, Troya buluntuları farklı ülkelere dağılmış durumda.

Tüm bu hazinelerin doğduğu topraklara, Çanakkale’ye geri getirilmesi çabaları tarihî bir ayıbın ortadan kaldırılması açısından önem taşıyor. Hazineler Türkiye’ye geri döndüğünde ise, buna en çok İlyada destanını yazan, Anadolu doğumlu Homeros sevinecek!"

15.7.2019

Türkiye-Rusya haber sitesi
Реклама
İLGİLİ HABERLER
Türkrus reklam
Реклама
Türkrus reklam
Реклама
Türkrus reklam
Реклама
Türkrus reklam
Реклама
Türkrus reklam
Реклама
Türkrus reklam
Реклама
Türkrus reklam
Реклама
Türkrus reklam
Реклама
ANKET
Hayatınız ve işiniz için 2023'e kıyasla genel 2024 beklentiniz nedir?
©Copyright Turkrus.com - All Rights Reserved
Türkiye-Rusya haber sitesi
Реклама
Türkiye-Rusya haber sitesi
Реклама
Türkiye-Rusya haber sitesi
Реклама