Реклама
Türkiye-Rusya haber sitesi
Реклама
Türkrus reklam
Реклама
Türkrus reklam
Реклама
Türkrus reklam
Реклама
Türkrus reklam
Реклама
Türkrus reklam
Реклама
Türkrus reklam
Реклама
Türkrus reklam
Реклама
GÜNDEM

Kaybedecek çok şey var: Okyanusları geçip derelerde boğulmamak için sağduyu

Son 15 yıldır dostu düşmanı kıskandıran bir “bahar havası” yaşayan Türkiye ile Rusya ilişkilerinin üzerine bir anda kara bulutlar "itilmeye" başladı... Bugüne kadar “üçüncü ülkelerle olan ilişkilerde yaşanan görüş ayrılıklarının ikili iyi ilişkileri gölgelememe” ilkesine gıpta edilecek bir bağlılıkla, başarıyla sarılan iki ülke, şimdi sıkıntılı günler yaşıyor. Yapılacak vahim bir hatada "geri al" tuşuna basılamayabilecek günler... Bunca yıldır elde ettiğimiz kazanımları "sıfırla çarpabilecek" günler...

İşin en hazin tarafı, bunun nedeni kendi “ikili meseleleri” değil...

Son üç yıldır Ukrayna’daki “çok daha anlaşılabilir nedenlerde” bile birbirini kırmamayı, durumu idare etmeyi başaran iki ülkenin, Suriye gibi “uzak” görünen bir nedenle tehlikeli sulara itilmeleri hüzün verici. Birileri de işin bu hale gelmesinden memnun, avuçlarını ovuştururken...

Suriye meselesi, belki de hiç gelmeyeceği bir noktaya “dış politik yanlışlarda ısrarlar”, “hatadan dönmeyi fazilet değil zayıflık sanan politikalar” yüzünden geldi. Oysa aynaya bakıp kabahatliyi görmesi gerekenler, aynayı kırarak kurtulmaya çalışıyor. 

Türkiye-Rusya ilişkileri için daha bir yıl önce bile “Katolik nikah”tan söz ediyorduk. “Biz ayrılamayız” şarkılarını terennüm ediyorduk. Biz bugünden ve yarından yana hala da, her zaman da umutluyuz.  Ayrık otları temizlenirse, “Biz bize bırakılırsak” sorunları aşabileceğimize, hiç değilse sorunlarla yaşayabileceğimize inanıyoruz. Ama bugün kendi hatalarımız dışında, Türkiye ile Rusya’yı uçurumun kıyısına itmek için var güçleriyle uğraşanlar az değil...

Mesele “şahıslar” değil, “ülkeler” meselesi. 
Yolcular değil, hancılar meselesi. 

Türkiye ile Rusya ilişkileri bu kadar iç içe geçmişken, bu tablonun tahrip edilmesine kimse müsaade etmemeli. 

Çünkü karşılıklı olarak kaybedecek çok şeyimiz var.

Türkiye enerjiden turizme, pek çok konuda artık Rusyasız düşünülemez. Rusya, Batı’nın yaptırımlarla kendini kıskaca aldığı bir dönemde, uluslararası terörle mücadeleyi haklı bir ulusal güvenlik sorunu yapmışken Türkiye gibi bir komşusunu kaybetmeyi istemez.

İki tarafın da “bir düşmana daha” değil, “bir dosta daha” ihtiyacı var. Kaldı ki bu dostluğu son yıllarda fazlasıyla ispatlamışken... Artık "hasım" değil "hısım" olmuşken...

Ukrayna gibi pek çok önemli “potansiyel gerginlik sorunu”nun üstesinden gelmişken, bunca yıldır emek verilen ve imrenilen bir noktaya taşınan ilişkileri Suriye meselesi yüzünden tahrip etmek, okyanusları geçip derelerde boğulmak demek...

Bu hatayı yaparsak ne tarih, ne de halklarımız bizi affeder.

Rusya; Suriye meselesinin Türkiye ile Rusya arasında değil, Rusya ile ABD arasındaki “büyük oyun”un parçası olduğunu, Türkiye ile diyaloğa açık olduğu mesajını verip üslubu yumuşatırken, NATO başta olmak üzere Batı medyasının Türkiye ile Rusya’yı kanlı bıçaklı hale getirmek için ateşe körükle gitmesi tesadüfi değil. Yıllardır Türkiye ile Rusya arasındaki enerji dahil, büyüyen işbirliğini engellemek için çok uğraşıldı, bugün beklenen fırsat Suriye sayesinde doğdu.

Bugün yapılması gereken, savaşın ve bombardımanların alevi her yanı sarmadan, tarafların “zoraki” de olsa anlaşmaya meyyal oldukları formüle dönmek:  “Esad’ın kısa süreli ve geçici yönetiminde Suriye’de muhalefetle iktidar arasında hızlı bir uzlaşma- ortak düşman IŞİD’e karşı ortak mücadele.”

Bunu dışındaki her formül, herkesin "kendi savaşını" sürdürmesi demek... Sırça köşklerde oturan herkesin başına bela alması demek..

Türkiye’nin dış politikasındaki Suriye yanlışları kartopu büyüyerek bugün bu vahim noktaya geldi.  ABD ve Rusya’nın soğuk savaşın ardından “karşılıklı güven” yaratacak samimi politikalara geçmek yerine alttan alta baltalarını bilemeleri dünyayı bu hale getirdi...

“Masum değiliz hiçbirimiz” deme dürüstlüğünü göstermeden bu çıkmazdan kurtulmak zor. 

Ne kadar yazık değil mi?

“AB bizi boşuna oyalıyor,  Rusya bizi Şanghay İşbirliği Örgütü’ne alsın” dediğimiz günler daha dün gibiyken, bugün “dostluğu kaybetmekten” söz eder olduk...

Aynaya bakacak cesareti olanlar buyursun baksın. 
 

TürkRus.Com

7.10.2015
 


Türkiye-Rusya haber sitesi
Реклама
İLGİLİ HABERLER
Türkrus reklam
Реклама
Türkrus reklam
Реклама
Türkrus reklam
Реклама
Türkrus reklam
Реклама
Türkrus reklam
Реклама
Türkrus reklam
Реклама
Türkrus reklam
Реклама
Türkrus reklam
Реклама
ANKET
Hayatınız ve işiniz için 2023'e kıyasla genel 2024 beklentiniz nedir?
©Copyright Turkrus.com - All Rights Reserved
Türkiye-Rusya haber sitesi
Реклама
Türkiye-Rusya haber sitesi
Реклама
Türkiye-Rusya haber sitesi
Реклама